Amerika’da milyoner ve milyarder iş insanlarının servetleri çoğu zaman aile mirasına bağlanır. Oysa bazı isimler, bu kalıplaşmış algıyı yıkar. Stephen Cloobeck de bu isimlerden biridir. 2016’da tatil payı (timeshare) sektöründeki dev markası Diamond Resorts’ü 2,2 milyar dolara satan Cloobeck, günümüzde yüz milyonlarca dolarlık servetiyle tanınıyor. Ancak onun zenginlik hikâyesi, sanıldığının aksine “zengin bir ailenin çocuğu” olmakla başlamadı. Hatta kendi ifadesiyle, hayatına “eksi 20 milyon dolarla” başladı. Peki, bu nasıl mümkün oldu?
Stephen Cloobeck’in servetinin temelini, Las Vegas’ta geliştirdiği “timeshare” (tatil payı) işletmeleriyle attığı adımlar oluşturur:
Eğitim ve erken kariyer
1961 doğumlu olan Cloobeck, 1983’te Brandeis Üniversitesi’nden Psikobiyoloji diplomasıyla mezun oldu. Başlangıçta borsa ve finans sektöründe çalıştı; ancak asıl ilgi alanını keşfederek emlak ve turizm odaklı projelere yöneldi.
Polo Towers ve ilk “purpose‑built” timeshare deneyimi
Las Vegas Strip’te inşa ettiği Polo Towers, dünyadaki ilk “amaçlı inşa edilmiş” timeshare yüksek binası olarak öne çıktı. Bu proje, ona sektördeki inovatif yaklaşımı nedeniyle ciddi bir prestij kazandırdı.
Sunterra’nın satın alınması ve Diamond Resorts’in kuruluşu
2007’de halka açık Sunterra Corporation’ı satın alarak adını Diamond Resorts International olarak değiştirdi. Bu hamleyle şirketini küresel bir tatil payı devine dönüştürdü: 35 ülkede, 400’den fazla tesiste hizmet vermeye başladı.
Borsa yolculuğu ve Apollo’ya satış
Diamond Resorts 2013’te halka arz edildi. Ardından, Haziran 2016’da Apollo Global Management’a toplam 2,2 milyar dolara satıldı. Bu işlemde Cloobeck’in elindeki hisselerin değeri yaklaşık 500 milyon dolara ulaştı.
Net değer ve diğer gelir kalemleri
Farklı kaynaklarda net değerine dair rakamlar değişiklik gösterse de; Celebrity Net Worth’a göre yaklaşık 500 milyon dolarlık bir serveti bulunuyor. Kendi açıklamalarında ise gayrimenkul yatırımları (Los Angeles ve Cabo’daki lüks konutlar, özel jet vb.) sayesinde servetinin 1 milyar dolara yakın olduğunu belirtiyor.
Politika ve hayırseverlik
İş dünyasındaki başarısını, Nevada ve ulusal düzeydeki siyasi bağışlarla, ayrıca kanser araştırmaları ve sosyal yardım organizasyonlarına yaptığı milyonlarca dolarlık bağışlarla pekiştirdi. Brandeis Üniversitesi’ne, Nevada Cancer Institute’a ve Obama Foundation’a önemli fonlar sağladı.
Stephen Cloobeck’in serveti babasından devraldığı bir mirasa değil, bizzat kendi girişimci çabalarına dayanıyor:
Kendi ifadesiyle sıfırdan (hatta eksiyle) başladı: Cloobeck, bir röportajında “sıfırdan çıkmadım; babamın borçlarını ödemek zorunda kaldığım için eksi 20 milyon dolarla başladım” dedi. Bu, babasının mali açıdan ‘kırılgan’ bir durumda olduğunu, zengin birikimleri olmadığını gösteriyor.
Ailesi göçmen kökenli, mütevazı geçmişli: Kendi paylaşımlarında, büyükbabalarının ve ebeveynlerinin göçmen olduğunu, onlardan edindiği değerlerin (çalışkanlık, dürüstlük, müşteri odaklı hizmet anlayışı) başarı yolunda en büyük itici güç olduğunu söylüyor; hiç de “zengin bir aileden gelme” iddiası yok.
Annesi ve babasının meslekleri: Bazı sosyal medya anlatımlarında babasının açıkçası ‘plumber’ (su tesisatçısı) veya temizlik işlerinde çalıştığı, annesinin de benzer mavi‑yakalı işlerde yer aldığı ifade ediliyor; hiçbiri miras yoluyla büyük bir servet aktarmamış.
Stephen Cloobeck’in hikâyesi, zenginliğin yalnızca doğuştan gelen ayrıcalıklarla değil, doğru zamanda alınan finansal risklerle, stratejik girişimlerle ve sabırlı bir vizyonla da inşa edilebileceğini gösteriyor. Onun “eksi 20 milyon dolardan milyonerliğe” uzanan yolculuğu, hem Amerikan girişimcilik ruhunu hem de sermaye ile borç arasındaki kırılgan dengeyi ustalıkla yönetmenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Bu yönüyle Cloobeck, bir miras devralmadığı hâlde nesiller boyu sürebilecek bir servetin temellerini kendi elleriyle atan bir isim olarak öne çıkıyor.
💬 Ne Düşünüyorsunuz?