1964 Isparta doğumlu film yönetmeni, senarist, yapımcı ve oyuncu Zeki Demirkubuz, 94 yılından bugüne filmlerini bizlerle buluşturmaya devam ediyor.
Demirkubuz, ortaokulu Isparta’da, Gönen Öğretmen Okulu’nda bitirdikten sonra İstanbul’a yerleşti. Liseye İstanbul’da başladıysa da ilk sömestırdan sonra okulu bırakarak fabrika ve atölyelerde çalışmaya başladı. 1980 darbesinden sonra tutuklanıp üç yıl hapis yattı, işkence gördü. Bu dönemde edebiyata ilgi duymaya başlayıp, Dostoyevski’yi keşfetti. Özellikle Suç ve Ceza’nın üzerindeki kalıcı etkileri o yıllarda oluştu. Tahliyesinden sonra Anadolu’nun çeşitli kentlerinde işportacılık yaptı. Askerliğini erteleyebilmek için okula dönmeye karar verdi ve liseyi dışarıdan bitirerek İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne girdi.
Sinemaya 1986 yılında Zeki Ökten’in asistanlığını yaparak başladı. İlk uzun filmi C Blok’u (1994) çekene kadar çeşitli yönetmenlerin asistanlığını yaptı. C Blok’tan sonra Demirkubuz, kendi senaryolarını yazan bağımsız bir yönetmen olarak çalışmaya devam etti. Uluslararası eleştirmenler ve izleyiciler, Demirkubuz’u Venedik Film Festivali’nde gösterilen ikinci filmi Masumiyet’le tanıdılar. Demirkubuz’un üçüncü filmi olan Üçüncü Sayfa, Türkiye’deki film festivallerinin yanı sıra Locarno ve Rotterdam Film Festivalleri de dahil olmak üzere Avrupa’da yapılan çok sayıda film festivalinde gösterildi. Bu dönemde Zeki Demirkubuz “Karanlık Üzerine Öyküler” adını verdiği üçlemesinin çalışmalarına başladı. Üçlemenin ilk iki filmi, Yazgı ve İtiraf, 2002 yılında Cannes Film Festivali’nin “Un Certain Regard” bölümünde gösterildi. Üçlemesini başrolünü de üstlendiği Bekleme Odası’yla (2003) tamamlayan Demirkubuz, daha sonra Masumiyet’in başlangıç öyküsünü anlatan Kader’i çekti. (2006). Demirkubuz’un son filmi, 2009 yılında gösterime giren Kıskanmak’tır. ‘Kıskanmak’ filminin ardından, ‘Yeraltı’ (2012) adlı filmi çekmiştir. Bulantı ve Kor filmlerini 2015 itibarıyla tamamlamıştır.Kemal Sunal’ın oynadığı yoksul filminde oynamış Ayrıca, İşler Güçler dizisinin final bölümünde rol almıştır.
Beşiktaş JK taraftarı olan Demirkubuz’un en sevdiği futbolcu İlhan Mansız’dır. Bir röportajında Türk sinema tarihinde en sevdiği yönetmenin Yılmaz Güney olduğunu dile getirdi.
C Blok sakinlerinden Tülay, kağıt üzerinde devam eden bir evliliğe sahiptir ve mutluluk sadece anlamını bildiği bir kelimeden ibarettir. Fakat tesadüf eseri hizmetçisini ve apartımanın kapıcısını kendi yatağında birlikte olurlarken gördüğünde zaten sorunlu olan hayatını gözden geçirmeye başlama vaktidir. Bu olaydan öylesine etkilenir ki karşısına çıkan fırsatı değerlendirerek yeni ve bambaşka bir hayat inşa etmeye karar verir. Türk sinemasının en özgün yönetmenlerinden biri olan Zeki Demirkubuz’un ilk uzun metraj filmi yönetmenin ilerleyen zamanlarda neler yapacağını kanıtlar nitelikte. Fikret Kuşkan, Güler Ökten ve Selçuk Yöntem gibi nitelikli oyunculardan oluşan oyuncu kadrosu ve irdelediği konu itibariyle C Blok başarılı bir ilk film olarak kabul edilir.
Namus cinayeti nedeniyle girdiği hapishaneden çıkan Yusuf amaçsız bir hayata sahiptir artık. İzbe bir pansiyon köşesinde yolu Bekir ve Uğur’la kesiştikten sonra hikayedeki tüm kişilerin hayatlarını derdinden sarsan hadiseler yaşanacak, herkes kendi masumiyetinin peşinden gidecek; bu seçimler de hepsinde derin yaralar açacaktır. Uğur güçlü bir hayat kadınıdır, Bekir ise ona saplantılı bir adam. Fakat Uğur’un gönlünde Zagor vardır… Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz’un, izlendikten sonra hafızalardan uzun bir süre silinmeyen etkileyici filminin başrollerinde Derya Alabora, Güven Kıraç ve unutulmaz tiradıyla hafızalara kazınan Haluk Bilginer var. Yapım vizyona girdiği yıl ayrıca Antalya Film Festivali’nde 4 Altın Portakal ve Altın Koza Film Festivali’nde de dört ödüle layık görülmüştü.
Konu olarak gazetelerin üçüncü sayfalarında rastlayacağımız türdeki fiziksel ve ruhsal şiddet vakalarını işleyen film, çaresiz bir adamın başına gelen talihsizlikleri yansıtır. Figüranlık yaparak yaşamını idame ettiren İsa’nın bir yanlış anlaşılma sonucunda hırsızlıkla suçlanır, mafyanın peşine düştüğü İsa bir gün içerisinde çalınan parayı bir şekilde toparlamak zorundadır. İntihar etmekten başka bir çözüm yolu bulamayan İsa, o esnada çalan kapı ziliyle birlikte başka bir yola girer. Türk sinemasının özgün yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz’un Masumiyet’ten sonra çektiği filmi Masumiyet gibi Altın Portakal’ı kazanmıştır ve yönetmenin kendine has üslubunu kanıtlar niteliktedir.
Dünya yanıbaşından akıp giderken, hiçbir şeye eşlik etmeyen; hayata karşı koşullu bir kayıtsızlık takınan tepkisiz bir adamın hikayesidir Yazgı. Musa evlenme vakti geldiğinde bile istekli olarak alamaz bu kararı. Onun için evlilik yalnızca basit bir kelimeden ibaret bir kavram, sadece karşısındaki kızın isteği üzerine kabul ettiği bir olay… Fakat üstünkörü verilmiş bu evlilik kararı, trajik bir “yazgı” ya sürükler Musa’yı.
Türk sinemasının ayrıksı yönetmeni Zeki Demirkubuz’un Karanlık Üstüne Öyküler üçlemesinin ikinci filmi olan İtiraf, başarılı bir mühendislik kariyerine sahip olan Harun’un evliliği üzerine keşfettiği bir sırrı keşfetmesini konu alır. Başkarakter Harun, karısı tarafından aldatıldığını öğrendiğinde bu gerçeğin üzerine gitmek yerine içine atmayı seçer. Açığa vurmaya vicdanen cesaret edemediği bu sır zamanla itiraf etmekten korktuğu bir yüke; gurur, şüphe ve çaresizlikle dolu dokunaklı bir öyküye dönüşür. Sonunda her şeyi bildiğini itiraf etme anı geldiğinde ise her anında daha da yıkıcı bir psikolojik savaşa dönüşen bir muhakeme gecesi kapıdadır.
Dostoyevski’nin efsanevi yapıtı Suç ve Ceza’yı beyaz perdeye uyarlamaya çalışan bir yönetmendir Ahmet. Özel hayatında ve iş yaşantısında gelişen hiçbir şeye tam anlamıyla ilgi duyamaz. Uzun süredir başroldeki Roskolnikof’u canlandırabilecek birini aramaktadır, ancak tam anlamıyla içine sinen biri olmamıştır. Yok pahasına karısını kaybetmeyi göze alır, bu esnada biraz da olsa heyecan duyabildiği tek şey evine giren hırsızdır. Evet, artık başrolü vereceği kişiyi kafasında netleştirmiştir; ancak bu hırsızla bir daha nerede bulabilecektir? Yönetmen Zeki Demirkubuz’un Dostoyevski’ye ithaf ettiği, “Karanlık Üstüne Öyküler” üçlemesinin son filmi olan Bekleme Odası, diğer filmlerinde hüküm süren kasvetli ve karanlık atmosferi sürdürmeye devam ediyor.
Cihargir’de gittiği kahvenin çaycısını oyuncu yapması, desteklediği Beşiktaş’ın hiç bir maçını kaçırmaması ve siyasal ideolojik tercihini sosyalizmden yana kullanması gibi aykırı kimlikleri olan yönetmen Zeki Demirkubuz bu defa da aşkın masumiyetinin peşine düşme kaygısında. Kör düğüm olmuş bir aşk üçgeni, Bekir, Uğur ve Zagor’un bu zorlu yolculuğunda işler karışıktır. Bekir Uğur’a, Uğur Zagor’a, Zagor’da serseriliğe aşıktır. Karşılığını bulamayan kalplere tutkun bu üç insanın yolu, tutkunun beslediği bir kaderle birbirine bağlanır. Uğur, Zagor’un hapisten çıktığı gece, mahallede işlenen bir cinayetin ardından ortadan kaybolur. Bu kayboluş, ilk başta Bekir’in umutsuz aşkından kurtulması için bir umut olsa da, aylar sonra Zagor’un İzmir’de işlediği bir cinayet sonrası hapse girmesinin ardından Uğur’un mahalleye dönmesi ile Bekir için yıllar sürecek amansız bir kovalamaca başlayacaktır. Aşkının peşinde, kendini hiçe sayarak sürecek bu kovalamaca ile gururunu, benliğini, bütün kişiliğini yitirse de, bir tek şeyi, aşkın masumiyetini yitirmez. Zeki Demirkubuz, Uğur ile Bekir’in 40’lı yaşlarındaki hikayelerini anlattığı, başyapıtlarından sayılan “Masumiyet” filminin ardından, şimdi de Kader ile bu karakterlerin gençlik yıllarına bir bakış atıyor.
Zonguldak’a iş sebebiyle yeni taşınan Halit ve güzeller güzeli karısı Mükerrem’in arasındaki ilişki, toplum içerisine girdikleri ilk anda yaralanır; şehrin en varlıklı ailelerinden birinin oğluyla, Mükerrem arasında adı konulmayan bir ilişkinin ilk adımları burada atılmış olur. Mükerrem’in talihi, güzelliğini kıskanan yengesi tarafından trajik bir yola sürüklenecektir. İnsan psikolojisinin derinlerinde yüzen yönetmen Zeki Demirkubuz, Kıskanmak filmiyle adından da anlaşılacağı gibi insan doğasının en tehlikeli hallerinden birini, “kıskanma” içgüdüsünü işliyor. Nahid Sırrı Örik’in aynı isimli romanından beyazperdeye uyarlanan film, Zonguldak’ın kasvetli atmosferinde, 1930’lı yıllarda geçiyor.
Karanlık filmlerin yönetmeni Zeki Demirkubuz, ünlü Rus yazar Dostoyevsky’nin Yeraltından Notlar adlı klasik yapıtından esinlenerek kurguladığı son filmini Ankara’da çekti. Başrolde televizyon komedilerinden sonra sinemada dramatik karakterlere geçiş yapan Engin Günaydın’ı seyrettiğimiz film bu sezonun öne çıkan yerli yapımları arasında yer alıyor. Nefret ettiği eski arkadaşlarının akşam yemeğine kendisini zorla davet ettiren Muharrem’in, bu yemek ile birlikte başlayan didişmeleri, ego gösterileri sonucu eski defterlerin açılması ile utanç dolu hesaplaşmalarla karşı karşıya kalmasını konu alan Yeraltı, bireyin varoluşsal sorunlarını irdeleyen bir film.
Ahmet, sevgilisinin yanında olduğu gecelerden birinde karısını ve küçük kızını trafik kazasında kaybettiğini öğrenir. Umursamaz bir adam olan Ahmet bu son derece trajik olaydan çok etkilenmeden hayatına devam etse de bir noktadan sonra hayatında bazı önemli değişimler meydana gelecektir. Zeki Demirkubuz’un yazıp yönettiği ve başrolünde yer aldığı Bulantı’nın oyuncu kadrosunda ünlü yönetmene Şebnem Hassanisoughi, Öykü Karayel, Çağlar Çorumlu, Cemre Ebuzziya ve Ercan Kesal gibi isimler eşlik ediyor.
Kocası Cemal’in Romanya’ya kaçak işçi olarak gitmesinin ardından evde giysi dikerek geçimini sağlayan Emine, bir giyim atölyesinde eski patronu Ziya ile karşılaşır. Ziya, Emine’nin durumunu görüp ona yardım eli uzatır; bu arada ikilinin arasındaki ilişkinin seyri de değişir. Ancak bir süre sonra Cemal, Romanya’dan döner. Üç kişinin de hayatı dönüşü olmayacak şekilde değişecektir. Yönetmenliğini ve senaristliğini Zeki Demirkubuz’un üstlendiği Kor, “aşkın ve ihanetin gayya kuyusu”nu beyazperdeye taşıyor. Filmin başrollerinde Aslıhan Gürbüz, Taner Birsel, Caner Cindoruk ve İştar Gökseven yer alırken kadroda kendilerine Çağlar Çorumlu, Dolunay Soysert, Talha Yayıkçı ve Berat Özdemir de eşlik ediyor.
Zeki Demirkubuz’un yaşam öyküsü çeşitli kaynaklar ve Vikipedi’den, filmlerin ekran görüntüleri filmlerin içinden, film açıklamaları ve öyküler Beyazperde.com adresinden derlenmiştir.
Son seyrettiğiniz film ya da favori diziniz hakkında söyleyecekleriniz varsa; makale, video, liste ya da haber formatında içeriğinizi gönderin, yayımlayalım.
Bunun gibi yüzlerce enfes içerikten oluşan, çok gelişmiş nostalji arşivini göster.
💬 Galeri Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?