Antik Çağ’ın en önemli savaşlarından biri olan Peloponez Savaşı; 27 yıllık uzun ve kanlı bir mücadele sonrasında Atina İmparatorluğu’nun sonunu getirerek Antik Yunanistan’da kartların yeniden dağıtılmasına neden olacak, kazananla kaybeden arasında bir fark gözetmeyen savaş, Antik Yunan dünyasındaki Makedon üstünlüğüne zemin hazırlayacaktı.
Peloponez savaşının tohumları, savaşın kendisinden çok önce bir tarihte atılmıştı. Atina’nın Delos Birliği’nin en güçlü üyesi olarak birliğin tüm avantajlarını kendi lehine kullanması, Aigina, Korinthos ve Megara gibi Peloponez Birliği üyesi önemli ticaret kentlerinin çıkarlarına zarar verirken Sparta da Yunan dünyasının önderliğinin Atina’nın elinde bulunmasından rahatsızlık duyuyordu. Atina’nın diğer Yunan kentleri aleyhine güçlenmesi, bu kentlerin bağımsızlığı açısından ciddi bir tehlike oluşturuyordu. Atina, MÖ 456’da çıkarları doğrultusunda bir arada hareket eden Aigina ve Korinthos’u yenilgiye uğratmış, Sparta ile MÖ 451 de 5, MÖ 445’te otuz yıllık bir antlaşma imzalayarak Spartalıları imparatorluğunun varlığını kabul etmek zorunda bırakmıştı. Fakat bu kabullenişin fazla uzun sürmeyişi sonucunda beklenen savaş patlak verdi.
Savaşın asıl nedeni yukarıda da değindiğimiz gibi, Atina’nın güçlenip Delos Birliği’ni bir imparatorluğa dönüştürmesiydi. Ekonomik çıkarların söz konusu olması taraflar arasındaki küçücük bir kıvılcımın dahi bir savaşı başlatabilmesine yol açıyordu ki bu kıvılcım Peloponez Birliği üyesi Korinthos ile kolonisi Korkyra (bugünkü Korfu) arasındaki çatışma olacaktı. Korkyra’nın yardım talebine olumlu yanıt veren Atina, bununla yetinmeyerek yine bir Korinthos kolonisi ve aynı zamanda Delos Birliği üyesi olan Potidaia’dan surlarını yıkmasını ve Korinthoslu magistratları kentten uzaklaştırmasını isteyince küçücük bir kıvılcımdan koca bir yangın çıkartmış oldu. Korinthos’un Atina’ya karşı kolonisine yardım göndermesiyle Atina Potidaia’yı kuşatması altına aldı. Korinthos’un bu kuşatmaya cevabı Potidaia’nın Delos Birliği’nden çıkmasına yardım etmek oldu. Bunun üzerine Atina , Sparta’nın başını çektiği Peloponez Birliği’nin üyelerinden Megara’ya ticari ambargo koydu. Atina’nın saldırgan tutumuna maruz kalan kent devletlerinin Sparta’nın önderlik ettiği Peloponez Birliği’nin üyeleri olması, Sparta’nın doğal olarak daha çatışmanın başından itibaren Atina’nın karşısında konumlanmasına yol açıyordu ki fiilen devreye girmeye karar veren Sparta, Atina ile görüşmelere başladı. Görüşmelerden bir sonuç alınamaması sonucu Atina’nın istediği olmuş küçücük bir kıvılcım Antik Çağ’ın en büyük savaşlarından birisini, Peloponez Savaşını başlatmıştı.
Sparta Kralı II. Arkhidamos, Peloponez Birliği üyelerinden oluşan ordusu ile MÖ 431’de Attika’ya girerek, bir ay boyunca bölgeyi yağmaladı ve ülkesine geri döndü. Fakat Atinalılar bundan bu saldırıdan pek fazla zarar görmediler çünkü Perikles’in savaş stratejisine uygun olarak önceden Attika’yı boşaltarak Atina surlarının gerisinde, Peiraieus (Pire) limanında toplanmışlardı. Atina ile şehirden 9 km uzakta olan limanı uzun bir surla birbirine bağlıydı ve Peloponezlilerin ilerleyişi için oldukça önemli bir engel teşkil ediyordu.
MÖ 430’da Atina’da baş gösteren veba salgını halkın üçte birinin ölümüne neden olmuş olsa da Atinalılar, MÖ 429’da Potidaia’yı ele geçirdiler ve Naupaktos açıklarında gerçekleşen iki deniz savaşından zaferle çıktılar. Fakat aynı yıl Atina’da vebanın tekrarlaması sonucunda, binlerce Atinalıyla birlikte Perikles’in de ölmesi, büyük bir üzüntü yaratsa da MÖ 426’da Atinalı Demosthenes’in Amphilokhia’da Peloponezlileri yenmesi ve bir yıl sonra Pylos’u ele geçirmesi üzerine kentteki yas havası fazla uzun sürmedi. Sparta barış istemek zorunda kalsa da Atinalılar Perikles’in yerine geçen Kleon’un karşı çıkışı sonrasında Spartalıların barış önerisini geri çevirdi.
Arkhidamos’un ölümünden sonra Spartalı komutan Rasidas, MÖ 424 yılında Megara’yı ele geçirerek Tesalya bölgesine girdi. Makedonya Kralı II. Perdikkas’ın da desteğini alarak Amphipolis’i ele geçirdi. Bu arada Boiotia’yı egemenlik altında tutmak isteyen Atinalıların bölgeye gönderdiği ordu Delion’da bozguna uğradı. İki tarafın da yıpranmış olmasıyla MÖ 423’te bir yıllık ateşkes ilan edilmiş olsa da ateşkesin bitimiyle savaş, hiç hız kesmeden devam etti. MÖ 422’de Kleon’un komutasında Tesalya’ya giren Atina ordusu, Amphipolis’te Brasidas tarafından yenilgiye uğratıldı. Fakat savaşta, savaşın şiddetini göstermek istercesine hem Kleon’un hem de Brasidas’ın ölmesi tarafları barış aramaya itti.
MÖ 421 yılında Atinalı politikacı ve komutan Nikias’ın çabalarıyla Atina ile Sparta arasında barış imzalandı. Nikias Barışı olarak adlandırılan ve 50 yıllık bir barış dönemini kapsayacak şekilde planlanan bu antlaşmadan zaferle ayrılan taraf Atina olmuştu çünkü antlaşmayla birlikte Sparta, Atina’nın Delos Birliği’ndeki önderliği tanımayı kabul ediyordu.
Fakat Nikias Barışının yarattığı barış havası çok uzun sürmeyecek çok geçmeden savaş rüzgarları tekrardan esmeye başlayacaktı. Nitekim her ne kadar Sparta bu harekete sessiz kalsa da MÖ 417’de tarafsız Melos Adası’nı kuşatan Atina, halkının teslim olmasını umursamayarak adada büyük bir katliam yapacaktı.
MÖ 415’te Alkibiades Atinalıları, Sicilya’yı ele geçirerek Pelopenez’in batı yolunu kapatmaya ikna etti. Her ne kadar Nikias bu düşünceye karşı çıkmış olsa da baskılar karşısında dayanamayarak bu kararı kabul etmek zorunda kaldı. Alkibiades, beraberinde Nikias ve Lamakhos olduğu halde büyük bir ordu ile Sicilya’ya hareket etti. Fakat Sicilya’da Alkibiades’i kutsal figürlere hakaret ettiği iddiasıyla ona komplo kurmuş olan düşmanları bekliyordu. Mahkemeye hesap vermeye çağrılan Alkibiades kaçarak Sparta’ya sığındı ve Spartalılara Sicilya seferinin planını anlattı. Bunun üzerine Gylippos komutasındaki Sparta ordusu hemen Sicilya’ya doğru harekete geçti. Bu arada Atinalılar, Lamakhos’un sefer sırasında öldürülmesiyle zayıf durumda kalan Nikias’ın yanına, Demosthenes komutasında destek gönderdiler. Fakat MÖ 413’ün Ekim ayında Atinalıların büyük bir bozguna uğramasıyla Sicilya seferi başarısızlıkla sonuçlanmış oldu. Sicilya bozgunundan birkaç ay önce ise Sparta, Attika’daki Dekeleia’yı ele geçirmeyi başarmıştı.
Kral II. Darius liderliğindeki Perslerin de MÖ 449’da imzaladıkları Kallias Antlaşması’nı bozarak Atina’ya karşı Spartalıların yanında savaşa katılmasıyla savaş, adeta “antik dünyanın dünya savaşına” dönüştü. Peloponezliler, Perslerden maddi destek sağlayarak büyük bir donanma meydana getirdiler. Bu arada Alkibiades, Atina’da uygun bir politik zemin oluşmasından yararlanarak Atina’ya döndü. Ionia’ya gönderilen ordunun başına geçerek MÖ 410’da Peloponez donanmasını Kyzikos’ta (Erdek) yenilgiye uğrattı. Fakat Spartalıların Perslerle yaptıkları dayanışma Atina’yı zor durumda bırakıyordu. MÖ 406’da Alkibiades’in donanmasının başında bulunmadığı bir sırada karşı saldırıya geçen Spartalı Lysandros, Ionia’daki Notion’da demirlemiş olan Atina donanmasını bozguna uğrattı. Yenilginin sorumlusu olarak görülen Alkibiades Frigya’da bulunan Pers Satrabı Pharnabazos’un yanına kaçsa da MÖ 404’te Lysandros’un isteği üzerine orada öldürüldü.
Lysandros’un yerine donanmanın başına geçen Kallikratidas da Konon komutasındaki Atina filosunu Lesbos Adası (Midilli) açıklarında abluka altına aldı. Bunun üzerine Atinalılar, 150 gemilik bir donanmayla bölgeye hareket ettiler. Kallikratidas 50 kadar gemiyi abluka için bırakarak 120 gemi ile Atina donanmasını karşılamaya gitti. Fakat Arginussai Adaları (Çandarlı yarımadasının güneybatısında) civarında Konon’a yenildi. Yine de Atinalılar zaferlerinin bedelini ağır ödediler; savaş sonrası kopan bir fırtına Atinalıların çok fazla kayıp vermesine neden olmuştu.
Arginussai yenilgisinden sonra MÖ 405 yılında Spartalılar, Atinalılara son derece elverişli koşullara sahip bir barış önerseler de Atinalılar bu teklifi reddettiler. Atinalıların öç almasından korkan Spartalılar tarafından Ionia’ya gönderilen Lysandros, Perslerin de yardımıyla bir donanma kurdu. Bu donanma Çanakkale Boğazı’nda Lampsakos’u (Lapseki) ele geçirerek boğazı abluka altına aldı. Ablukanın haberini alan Atina donanması, boğaza doğru harekete geçti. İki tarafın da birbirine saldırmadığı 4 günün sonrasında acemi Atinalı askerlerin gemilerini terk etmelerini fırsat bilen Lysandros saldırıya geçerek 3000 Atinalı askerle birlikte Atina donanmasını da ele geçirdi. Atina’nın bütün donanmasını kaybetmesiyle Sparta, Byzantion (İstanbul) ve Kalkedon’u (Kadıköy) ele geçirerek Karadeniz’e ulaşan ticaret yolununu kontrolü altına aldı. Lysandros komutasındaki 150 gemilik bir donanma Peiraieus’u (Pire) abluka altına alınca, Atina barış istemek zorunda kaldı.
Atina, şartları oldukça ağır olan barış antlaşması sonucunda bir yandan Atina’daki ve Peiraieus’daki (Pire) surlarını yıkmayı diğer yandan da Atina dışındaki topraklarından çekilerek imparatorluğunu dağıtmayı kabul etmiş olsa da Spartalılar’da da galip olacak hal kalmamıştı. Bir galibi olamayacak kadar uzun sürmüş bu savaşın belki de tek gerçek galibi, Antik Yunanistan’ın devleri olan Atina ve Sparta’nın zayıflamasıyla Helen Birliği’ni kuracak olan Makedonlardı.
💬 Ne Düşünüyorsunuz?