Cumhuriyet Gazetesi’nin düzenlediği Türkiye Güzellik Kraliçesi Yarışması olan ve Miss Turkey olarak bilinen organizasyonun 1932 yılındaki birincisi seçildi.
31 Temmuz 1932’de Belçika’nın Spa kentinde yapılan ve yirmi sekiz ülkenin delegelerinin katıldığı, dönemin en prestijli yarışması, Dünya Güzellik Yarışmasında birinci olarak “Dünya Güzellik Kraliçesi” seçilmiştir. Resmî olarak Kâinat Güzeli ve Zarafet Güzeli unvanları ile de adlandırılabilir.
Keriman Halis Ece, zamanın meşhur tüccarlarından olan ve Hızır adı verilen yangın söndürme aletlerinin mümessili Tevfik Halis Bey ve Ferhunde Hanım’ın altı çocuğundan biridir. Yarışmalara da babası tarafından kaydettirilmiştir.
Keriman Halis’in Belçika’da kazandığı yarışmanın orijinal adı International Pageant of Pulchritude idi. Türkçe olarak Uluslararası Güzellik ve Zarafet Yarışması, o dönemin en prestijli güzellik yarışması organizasyonuydu. En eski organizasyonlardan olan yarışma bütün ülkelerce saygı görüyordu. Yarışma Kâinat Güzellik Yarışması ve Dünya Güzellik Yarışması olarak da biliniyordu, yarışmanın birincileri hem Zarafet Güzeli hem Dünya Güzeli hem de Kâinat Güzeli unvanlarıyla anılıyorlardı. Ancak yarışma el değiştirip adı Kâinat Güzellik Yarışması olarak düzenlenmeye başlanınca, günümüz adıyla Miss Universe, yeni bir yarışma olarak dünyaya sunuldu ve Miss Universe güzelleri ayrı başlık altında toplandı. Dünya Güzeli unvanı da günümüzde Miss World ve Miss Earth yarışmaları ile karışmaması nedeniyle yaygın olarak kullanılmamaktadır. Bu dalda Türkiye’nin bir tek birincisi olan Keriman Halis‘tir. Bu olay genç Cumhuriyet için de oldukça anlamlıydı. Keriman Halis, 1932’de Türkiye’de dördüncüsü düzenlenen güzellik yarışmasını kazanarak Belçika’ya gittiğinde o güne kadar hiçbir Türkiye güzeli derece alamamıştı. Halkın umutlarını boşa çıkarmayan Keriman Halis, vatana döndüğünde Sirkeci Garı‘nda kraliçeler gibi karşılandığını şöyle anlatıyor:
En sonunda ben ve Almanya güzeli kaldık. Kırmızı bir tuvalet giymiş, yakasına da beyaz kurdele takmıştım. Jüri başkanı elindeki zarfı açtı. Heyecandan bayılabilirdim. Ve bütün tiyatro salonu, ‘Yaşasın Miss Turkey!’ sesleriyle inledi.
Keriman Halis, yarışma sonrasında bir Türk Bayrağı‘nın bulunmaması nedeniyle halkın tezahüratına cevap vermemiş ve bunun üzerine metrelerce atlas bulunarak bayrak orada yapılmış ve balkondan dalgalandırılarak izleyicilere gösterildikten sonra, kendisini görmeye gelen halkı selamlamıştır. Ayrıca Keriman Halis, o yıllarda, koyu kahverengi göz rengine, parlak uzun siyah saçlara, bembeyaz bir tene ve 1.65’in üstünde bir boya sahipti. Doğum yılı (1913) kesin olarak bilinmektedir. Ancak günü ve ayı, insanların nüfus belgeleri 20. yüzyılın başlarında hicri ve rumi takvimlere göre tespit edilmekteydi. Bunun miladi takvime göre karşılığı 16 Şubat günüydü.
Atatürk, bu yarışma sonrasında yaptığı açıklamada, tam olarak şöyle demiştir:
Türk ırkının necip (soylu) güzelliğinin daima mahfuz olduğunu (korunduğunu) gösteren dünya hakemlerinin bu Türk çocuğu üzerindeki hükümlerinden memnunuz. Fakat Keriman Ece, hepimiz işittiğimiz gibi söylemiştir ki, o, bütün Türk kızlarının en güzeli olduğu iddiasında değildir. Bu güzel Türk kızımız, ırkının kendi mevcudiyetinde tabii olarak tecelli ettirdiği güzelliğini dünyaya, dünya hakemlerinin tasdikiyle tanıttırmış olmakla elbette kendini memnun ve bahtiyar addetmekte haklıdır. Türk milleti, bu güzel çocuğunu şüphesiz samimiyetle tebrik eder. Cumhuriyet Gazetesi bu meselede Türk ırkının diğer dünya milletleri içinde mümtaz (seçkin) olan asil güzelliğini göstermek teşebbüsünü takip etmiş ve bunu dünya nazarında muvaffakiyetle (başarıyla) intaç eylemiştir (sonuçlandırmıştır). Ondan dolayı bittabi bu vesile ile de takdir ve tebriklerimize hak kazanmıştır. Arzusunu da ilave edeyim ki, Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihi olarak bildiğim için Türk kızlarından birinin Dünya Güzeli intihap edilmiş (seçilmiş) olmasını çok tabii buldum. Fakat Türk gençlerine bu münasebetle şunu da tahattür ettirmeyi (hatırlatmayı) lüzumlu görürüm: Münferit olduğumuz (iftihar ettiğimiz) tabii güzelliğinizi fenni tarzda muhafaza etmesini biliniz ve bu yolda uyanık bir tekamülün (olgunlaşmanın) mütemadi tahakkukunu (gerçekleşmesini / yerine gelmesini) ihmal etmeyiniz. Bununla beraber asıl uğraşmaya mecbur olduğunuz şey analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi yüksek kültürde, yüksek fazilette birinciliği tutmaktır.
Keriman Halis’e, 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ve yarışmadaki başarısından sonra bizzat Atatürk tarafından kraliçe anlamına gelen “Ece” soyadı resmî olarak verilmiştir.
Yalova’da bulunan Atatürk’e Paris’te bulunan Dünya Güzeli Keriman Halis Hanım da, şu telgrafı çekmiştir:
On beş günden beri memleketimden hiçbir haber alamamıştım. Bugün Paris sefaretimizde (büyükelçiliğinde) layık olmadığım kıymettar iltifatınızı gazetelerde gördüm. Meserretimden ağladım. Bu muvaffakıyyetim sizin memleket kadınlığına telkin ettiğiniz fikirlerin eseridir. Tanrının sizi üzerimizden eksik etmemesi temenniyetini yad etmekteyim. İhtiramatımın kabulünü rica ederim efendim. Keriman Halis.
Ayrıca Keriman Halis Ece hakkında, güzellik yarışmasını Belçika’da bizzat gören ünlü şahsiyet Halit Turhan Bey tarafından kendisinin yayımladığı hatıralarda yer alan bazı ifadelerde o dönem genç Cumhuriyet yönetimi ile yeni yeni saygınlığı artan Müslüman Türk kadınına, yarışmanın tamamı Hristiyan juri üyeleri tarafından büyük bir hayret duygusu olduğu dile getirilmiştir ve tüm dünyada yankı uyandıran ilk Dünya Güzeli Keriman Halis’in resimlerinin yerli ve yabancı gazetelerde basılmasına hatta kartpostal yapılarak satılıp elden ele dolaşmasına vurgu yapılmıştır, İslamiyet temalı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun geleneksel bir bağnazlık içerisinde olduğu yönünde olan ön yargıların asılsız ve yanlış olduğundan bahsedilmiştir. Türkiye’nin katıldığı bu güzellik yarışmasının maksatlı sonucu yurt içinde de kısa zamanda etkisini göstererek Kiraz Güzeli, Karpuz Güzeli, Festival Güzeli gibi yarışmaların yayılmasına sebep oldu.
Keriman Halis Ece’nin yıllar boyunca konuşulmakta olan ünü ve hikâyesi Japonya’yı da etkilemiştir. Japonya’da okullarda hem temel eğitim hem de lisans eğitimi ders kitaplarında Keriman Halis Olayı diye okutulan bir konu vardır. Konu, genç cumhuriyet yıllarını yaşayan Türkiye Cumhuriyeti’de 1927 yılında ilk kez halk tarafından manevi anlamda sayılan Türk kadınının uzun bir süreç içinde erkek egemenliği ve baskısından kurtulmasıdır
Keriman Halis Ece ile 92 yılında yapılan röportaj:
İstanbul’da 98 yaşında hayatını kaybetti. Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.
1998 yılında Elite Model yarışması Türkiye ayağında birincilik kazanmıştır. Daha sonra 2002 yılında Star TV’nin düzenlediği Türkiye güzellik yarışmasında birinci olmuştur. Bu yarışma sonucu Miss World yarışmasına katılmaya hak kazanmıştır. İlk olarak Nijerya’da düzenlenmesi planlanan yarışma, bu ülkede Amina Lawal adlı kadının evlenmeden çocuk sahibi olması ve bunun sonuncunda ölümle cezalandırılmasını protesto için birçok ülke tarafından boykot edilme tehlikesiyle karşılaşınca Londra’ya alınmıştır.
Yarışma sonucunda Miss World unvanını 1932’de Keriman Halis’in ardından Türkiye’ye Istanbulma ikinci defa getiren kişi olmuştur. Bu unvan 1954’te bir Mısırlı güzele verilen dünya güzelliği ödülünden bu yana nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkeye gitmemişti.
Bunun gibi yüzlerce enfes içerikten oluşan, çok gelişmiş nostalji arşivini göster.
Türkiye Haberleri arşivine göz atabilirsiniz.
💬 Galeri Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?