Son zamanlarda “Millet NFT’den parayı buldu” rivayeti bir uyuşturucu gibi Türk çizerlerin damarlarında dolaşıyor. Çizer dostlarım neye bulaştıklarını pek bilmeden birer birer NFT piyasasına girdi. Basitçe NFT’ye neden bulaşmamak gerektiğini anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle halka açık Blokzincir teknolojisinin çalışma prensibini anlatalım. Blokzincir, verileri tek bir merkezde değil, milyonlarca farklı bilgisayarda depolayan bir sistem. Yani merkezi değil dağıtık bir veritabanı.
Ortada merkezi bir otorite olmadığı için, sisteme bağlı çok sayıda bilgisayara sahip kötü niyetli birinin bütün blokzinciri yanıltmasının önüne geçmek adına, böylesi bir saldırının maliyetinin, kazancından yüksek olacağı bir sistem geliştirilmiş.
Örneğin zincire yeni bir blok eklerken yapılan işlemin maliyeti, üst düzey donanım ihtiyacı ve çok yüksek elektrik sarfiyatıyla bilinçli olarak yüksek tutuluyor. Yani sistemin bir parçası olmak, işin temel tasarımı gereği çok çok pahalı bir şey.
Sisteme dahil olan madenciler, bu dev maliyeti bir şekilde karşılamak zorundalar. Bunu karşılayacak merkezi bir otorite olmadığından, bu boşluk da kendi içinde bir ödül mekanizmasıyla, yani kripto parayla doldurulmuş.
Fakat donanım ve elektrik giderleri, ödül olarak kazanılan kripto varlıklarla ödenemeyeceği için bunların gerçek paraya dönüştürülmesi gerekiyor. Yani sistem dışından birilerinin bu kripto paraları gerçek para karşılığında satın alması gerekiyor.
Bunları sistem dışında insanlara satmanın tek yolu da gelecekte bu kripto paraların değer kazanacağı yönündeki spekülasyonlardır. İşte bu sebepten blokzincir sistemleri her daim yeni “inananlara” ihtiyaç duyan bir tarikat yapılanmasına dönüşüyor.
Sistem teknik olarak merkeziyetsizlik fikriyle tasarlanmış olsa da ödüllendirme mekanizması yüzünden tekrar merkezileşmesi kaçınılmaz oluyor.Daha geniş madencilik havuzları daha düşük masraflar, daha yüksek kâr demek. Merkezileşme tesadüf değil kader. oluyor.
Son 5 yılda Bitcoin madencilerinin %0,1’i toplam işlemlerin %50’sini gerçekleştirir durumda.
İlgili analiz PDF’i bağlantısı
Eth zincirinde de 3 büyük havuz, madenciliğin yarıdan fazlasını elinde tutuyor.
BTC Blokzincirinde yeni bir blok eklemek için kullanılan akıl almaz enerji miktarına bir örnek verelim. İki taraf arasındaki bir transfer, VISA üzerinden yapılırsa 1,5 wh enerji sarf ederken, BTC üzerinden ise 2.265.000 wh enerji sarf oluyor.
Bu israftan kurtulmak için ETH Proof of Stake mimarisine geçmek istiyor fakat bu yapıda madencilik ödülleri çok parası olana gidiyor,merkeziyetsizlik amacıyla çelişiyor.Ayrıca PoS’in ciddi teknik problemleri mevcut bu yüzden geçiş hep “seneye” erteleniyor.
Özetle halka açık blokzincirler masraflı bir savunma mekanizmasına ihtiyaç duyar. Bu masraf bir kripto para ödül mekanizması gerektirir. Kriptoyu gerçek paraya çevirebilmek için de değerinin artacağı spekülasyonuna ihtiyaç vardır. Bu da sistemi bir spekülasyon makinesine çevirir.
Spekülasyondan para kazanmak için kripto piyasalara giren küçük oyuncular için de problem şu ki, bu regülasyonsuz sistemde büyük oyuncular istedikleri gibi manipülasyon yapıyor. Üstelik madencilik masraflarından dolayı sistem totalde para kaybediyor.
Yukarıda bahsettiğim ve daha hiç bahsedemediğim sayısız açıdan verimsizlik ve hukuksuzluk dağları oluşturan kripto sistemlerin “yeni para birimi” olma iddiası inandırıcılığını çoktan yitirdi. Kriptocular, yeni bir söylem arayışına girip kendilerine Web3.0 diye bir fikir buldular.
Web3.0, internet üzerindeki her şeyi halka açık blokzincire geçirip online her şeyi kripto cinsinden parasallaştırmak olarak özetlenebilir. İnsanlara bu fikir şöyle satılıyor; Facebook gibi dev şirketler verilerinizi işleyemeyecek ve satamaycak. Verilerimiz bize ait olacak.
Oysa ki blokzincir değiştirilemez ve üzerinden veri silinemez. Silemediğiniz veri de size ait olamaz. Eski sevgiliniz sizin çıplak fotoğrafınızı blokzincire yüklerse bunu kimse silemez. Web3’te kişisel verilerin gizliliği ile ilgili ciddi problemler var.
Merkeziyetsizliğin pratikte var olmadığını zaten söylemiştik. Bahsetmekten kaçındıkları taraf ise şu; Web3.0 üzerinde her adımınız paralı olacak. Fotoğraf yükleme, tweet atma, beğeni, yorum her adımınızda kripto para ödemek zorunda kalacaksınız.
Bir Web3 sosyal medya uygulamasının nasıl kullanılacağını merak ediyorsanız güzel bir simülasyon yapılmış, girip deneyebilirsiniz.
NFT’lerin Web3’te yoğun olarak kullanılacağı iddia ediliyor. NFT’lerle ilgili en önemli iddia bir eserin eşsiz olduğunu ve orijinalinin size ait olduğunu kanıtlaması. Fakat NFT teknolojisi bu iddianın altını dolduracak kapasitede değil.
Evet, NFT’ler size aittir. Fakat bu token’ların altında yatan eserin size ait olduğunu göstermez. Blokzincirler token’ın altındaki eserin eşsiz ve benzersiz olduğuna dair teyit ve kontrol mekanizmasına sahip değildir.
Gerçek hayatta sanat eserlerinin fiyatlandırmasının subjektifliği, sanatı kara para aklama konusunda bir araç haline getirdiğinden, kriptocular aynı motivasyondan hareketle dijital illüstrasyonları NFT’ye çevirmeyi gözüne kestirdi.
İllüstrasyon sanatçılarının yaşadığı ekonomik güçlükler ve dijitalde karşılaştıkları telif problemleri, bu komüniteyi kriptocular için bir hedef haline getirdi. Kripto paraları için bir kullanım alanı bahanesi bulmaya çalışanlar için dijital sanat biçilmiş kaftan vazifesi gördü.
Fakat NFT alıp satanlar, bir esere veya eserin telif haklarına sahip olmazlar. Maalesef aldıkları şey yalnızca bir internet linki. Alındığı esnada o linkte bir JPG olabilir ama söz konusu URL’in içeriği herhangi bir an değiştirilebilir.
Link kırılabilir, server kapanabilir veya domain sahibi oradaki eseri kaldırıp yerine pornografik bir fotoğraf da koyabilir. Bu durumda elinizde bir dick pick’le kalabilirsiniz ki oldukça sık yaşanan bir durum bu.
Peki neden eser değil de URL satılıyor? Çünkü blokzincire 1MB dahi veri yüklemek çok çok pahalı. Bu yüzden eseri içinde bulunduran, yalnızca birkaç byte büyüklüğünde bir URL’i satmak daha hesaplı geliyor.
NFT’lerin sahiplik belirtecek bir mekanizması yok. NFT’nizi çalan bir hırsız, sistem için bir hırsız değil, NFT’nin yeni sahibi olarak görülür.Sanatçının eseri kendisinden habersiz şekilde NFT yapılıp satılabilir.
Böyle bir açık kapının sonuçlarını da tahmin edebilirsiniz. OpenSea üzerindeki NFT’lerin %80’inin çalıntı, fake veya spam’den ibaret olduğu ortaya çıktı.
Aynı eserin birden çok NFT’si de olabilir. Vaktiyle 500 bin $’a satılan bir NFT, daha sonra diğer kopyaları da piyasaya sürülünce bir anda değer kaybediyor ve dava konusu oluyor.
Satın aldığınız NFT’nin çalıntı olmadığından emin olabilmek için yine güvenilir bir otoritenin teyidine ihtiyaç duyacaksınız. Ama altta yatan teknolojinin (halka açık bir blokzincirde tutulmasının) o NFT’nin orijinalliğini ve tekilliğini kanıtlamaya dair hiçbir etkisi yok.
Bu durumda o kadar gaz parası ödeyip blokzincire NFT mintlemenin ne sanatçı ne de koleksiyoner için hiçbir getirisi ve anlamı yok.NFT’lerin şu anki popülerliğinin sebebi getirdiği teknolojik çözümler değil,bu alandaki büyük aktörlerin yürüttüğü agresif pazarlama çalışmalarıdır.
Nft ekosisteminde ciddi bir wash trading sorunu var. Wash trading kişinin kendi kukla hesapları üzerinden kendi işlerini satın alıp suni talep yaratmasına deniyor. LooksRare pazaryerindeki 9.5 milyar $’lık işlemin 8 milyar $’lık kısmı wash trading çıktı.
2021 Mart ayında açık artırmayla 69 milyon $’a satılan Beeple isimli sanatçının eserini hatırlarsınız. Eserin alıcısı Sundaresan, bu açık artırmaya girmeden önce,farklı Beeple eserlerinden oluşan bir kolajı 10 milyar token’a bölerek bu token’ları (B20 tokens) satışa çıkarıyor.
Açık artırmada adım adım 69 milyon $’a çıkan eserinin yarattığı sansasyonla, Beeple eserlerine korkunç bir talep patlaması yaratılıyor ve B20 token’ları, %6500’lük artışla 0,36 $’dan 24 $’a yükseliyor. Tabii bu artışın sonunda Sundaresan elindeki B20 token’larını satıyor ve B20’lerin değeri 0,40$’a geriliyor. Bu arada Beeple’ın da B20’lerin %2’sine sahip olduğunu da belirtelim. Yani hem Beeple hem de Sundaresan bu suni talep patlamasından devasa bir karla ayrılmayı başarıyor.
Ve olan “Aman Beeple’dan geri kalmayalım” diye B20’leri 24$’dan alan “hype” mağdurlarına oluyor. Ki bu durum “pump and dump” tanımına tam olarak uyuyor. Gerçek bir kullanım alanı olmayan bir varlığı suni şekilde pahalandırıp başka bir “hevesli”ye itelemektir.
Maalesef NFT’nin gerçek işlevi budur. Sistem yeni “inananlar”a ihtiyaç duyduğu için NFT, bir tarikat mantığıyla, komüniteler kurarak ilerliyor.
Aslında sanatçıların çoğu bu sistemde para kaybediyor. NFT’lerin çoğu hiç satılamıyor, satılanların %75’i 15$’dan ucuza gidiyor. Eth ağında ödenen gaz paraları, pazaryerlerinin kesintileri, kripto exchangelerin kesintileri ile masrafınız 15$’ı geçiyor.
Bu alanda o kadar çok dolandırıcılık var ki bu zincirde ben binde birini bile aktaramadım. Siz bu aldatmacalardan güncel olarak haberdar olmak isterseniz @web3isgreat (Twitter Profili) hesabını takibe alabilirsiniz.
Tüm bu bilgiler ışığında çizer arkadaşlarımı NFT işine girerken tekrar düşünmeye davet ediyorum.
Karikatürist Nuri Çetin’in (@cetinnuri) NFT’ler hakkında, Twitter’da paylaştığı tweetlerin derlemesidir.
💬 Ne Düşünüyorsunuz?