Bir şey yapmaya niyetlendiğinizde, hele ki bu biraz alışılmadık, biraz cesaret isteyen bir şeyse, mutlaka birileri çıkıp “olmaz o iş” diyor. Kısa ama ağır bir cümle. Çoğu zaman farkında olmadan söylenir ama etkisi büyük. Eğer hazırlıksız yakalanırsanız, sizi durdurabilir, vazgeçirebilir.
Ama işin ilginç yanı şu: size “olmaz” diyenlerin pek çoğu, siz vazgeçmediğinizde, ilerlemeye devam ettiğinizde ve sonunda başardığınızda bir şekilde etrafındakilere sizinle olan bağını anlatmaya başlar. Kimisi “ben zaten anlamıştım bir şeyler yapacağını” der, kimisi sizinle lisede aynı sınıfta olduğunu vurgular, kimisi size ilk destek veren kişi olduğunu anlatır.
Bu durum, insan doğasının ilginç bir çelişkisini gösteriyor: Başkalarının hayalleri, riskli görünür. Ama başarıya ulaşan hayallerin parçası olmak, neredeyse herkesin hoşuna gidiyor.
İşte bu yüzden belki de “olmaz o iş” bir engel değil, bir işaret fişeği kabul edilmelidir. Size bir şeyin alışılmışın dışında olduğunu, rahatsız ettiğini, kıymetli olabileceğini gösterir. Eğer herkes kolayca “olur tabi” diyorsa, muhtemelen zaten yapılmıştır. Ama “olmaz” diyen varsa, orada yeni bir yol açılıyor olabilir.
Direnmenin, devam etmenin, hatalardan öğrenmenin ve kararlılıkla ilerlemenin kıymeti burada devreye giriyor. İlla herkese bir şey ispatlamak için değil, kendi iç sesinizi bastırmamak için.
Yarın bir gün biri size başarılarınızı anlatırken kendisini de hikayenin içine dahil etmeye çalışırsa tebessüm edebilirsiniz. Çünkü siz o “olmaz”a rağmen oldunuz.
Ve artık biliyorsunuz: Olmaz denilen şeyler, çoğu zaman sadece biraz daha zamana, sabra ve ısrara ihtiyaç duyar.
💬 Ne Düşünüyorsunuz?