💡 Bağırsak florası sindirim sisteminde yaşayıp konak organizmanın sindirimiyle ilgili çeşitli yararlı işlevler gören mikroorganizmalardır.
Rich Haridy’nin, New Atlas’ta yayımladığı habere göre; uluslararası bir bilim adamları ekibinin yeni araştırmaları, bağırsak mikrobiyomu ve hafıza arasındaki zorlayıcı bir dizi bağlantıyı gözlemledi. Çalışma, insan popülasyonunun genetik çeşitliliğini simüle etmek için tasarlanmış yeni bir fare modeli kullanarak, genetiğin bağırsakta üretilen bakteriyel metabolitler yoluyla belleği nasıl etkileyebileceğini göstermekte.
Son birkaç yıldır hafıza, biliş ve bağırsak mikrobiyomu arasındaki ilişkiye fark edilebilir bir ilgi duyuluyor. Bağırsaklarımızda yaşayan bazı bakteri aileleri hafıza fonksiyonunda rol oynamakla birlikte, bu yeni çalışma, bu ilişkide genetik rolünden başlayarak bağlantıyı farklı bir açıdan araştırmak için yola çıktı.
“Mikrobiyal bir molekülün hafızayı etkileyip etkilemediğini bilmek için, genetik ve mikrobiyom arasındaki etkileşimi anlamamız gerekiyordu,” diye açıklıyor araştırmanın ortak yazarı Antoine Snijders.
Courtesy of Nathan Johnson/PNNL / New Atlas
Bunu yapmak için araştırmacılar, insan popülasyonlarında meydana gelen geniş genetik varyasyonları ele almak için geliştirilen Collaborative Cross olarak bilinen bir fare modeliyle çalıştılar. İnsan nüfusunun genetik çeşitliliğini taklit eden yeni araştırma, 29 farklı fare soyu (suş) ile başladı.
Her suşa bellek testleri uygulandı ve müteakip çalışmalar, testlerde en iyi performansı gösteren farelere eşlik eden spesifik genetik özelliklere odaklandı. İki gen grubu, farelerde belleğe bağlı olarak tanımlandı. Bu setlerden biri daha önce hiç hafızaya veya bilişe bağlı olmayan 135 gen içeriyordu.
Araştırmanın bir sonraki adımı, farklı fare suşlarının bağırsak mikrobiyomunu incelemekti. Lactobacillus, daha iyi bellekle ilişkilendirilen en yaygın mikrop ailesiydi, L. reuteri türü özellikle hayvanlardaki bellekle en güçlü ilişkiyi sunuyor gibi görünüyordu.
Mikropsuz farelere Lactobacillus Reuteri veren müteakip testler, diğer mikroplara uygulanan mikropsuz farelere kıyasla geliştirilmiş hafıza ile sonuçlandı. Lactobacillus ve bellek arasındaki ilişki bu çalışma için yeni değil. Snijders ekibinin sonuçlarının tarafsız genom tarama süreçlerinden geldiğini, genetik bir rolün bağırsak mikrobiyomu ve bellek arasındaki ilişkiyi destekleyebileceğini ileri sürüyor.
“Lactobacillus ve hafıza arasında bir bağlantı daha önce bildirilmiş olsa da bunu bağımsız olarak bu tarafsız genetik ekranda da bulduk” diyor Snijders. “Bu sonuçlar, büyük ölçekte genetik varyasyonun hafızayı ve suşlar arasında bağırsak mikrobiyomunun bileşimindeki farklılıkları kontrol ettiğini göstermektedir.”
Sağlam çalışmanın son kısmı, bağırsak bakterileri ve hafıza arasındaki bu ilişkiyi hangi moleküler sürecin oluşturabileceği üzerinde duruyordu. Laktat, bu bakterilerin ürettiği ana metabolit olarak görünüyordu, bu tüm Lactobacillus suşları tarafından yaygın olarak farklı hacimlerde üretilen bir molekül.
Yetersiz hafızalı farelere doğrudan laktat beslemesi, önemli hafıza gelişmeleri gözlenmesine yol açtı. Çalışmada araştırmacılar, laktatın bilişsel süreçler üzerindeki etkilerini araştıran bir dizi önceki çalışmaya da atıfta bulundu. Önceki araştırmalar ayrıca laktatın bağırsaktan beyne olası bir yolu doğrulayarak kan-beyin bariyerini geçebileceğini ileri sürüyor.
Bu aşamada, gözlemlenen genetik modellerin bu mikrobiyom aktivitesini nasıl etkileyebileceği tam olarak bilinmemekte. Çalışmanın ortak yazarı Janet Jansson, insan deneklerde bu mekanizmaları doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor ancak araştırma temel olarak genetik, mikrobiyom ve biliş arasındaki karmaşık bir etkileşimi vurguluyor.
“Çalışmamız mikrobiyomun belleği etkilemek için genetikle ortak olabileceğini gösteriyor,” diyor Jansson, “Bu araştırma, diyet, genetik ve davranışlar – bellek gibi – birbirine bağlı olduğu fikrini güçlendirirken, Lactobacillus insanlarda hafızayı geliştirebilir diyebilmek için daha fazla çalışma yapılması gerekiyor.”
Suje ile obje arasındaki ilişkiden doğan her türlü üründür. Felsefede; bilginin doğası, kökenleri ve boyutları ile ilgilenen dala epistemoloji adı verilir.
Fiziki ve doğal evrenin yapısının ve hareketlerinin birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünüdür. (Diğer adı: İlim)
Sinir sisteminin merkezi olarak hizmet eden organ. Bütün omurgalı hayvanlar ve çoğu omurgasız hayvan -bazı süngerler, knidliler, tulumlular ve derisi dikenliler gibi omurgasızlar hariç- beyne sahiptir.
Göster'de bunun gibi binlerce içerik bulunmaktadır. Yenilerini kaçırmamak için yer imlerinize ekleyebilirsiniz.
Göster'de bunun gibi binlerce içerik bulunmaktadır. Yenilerini kaçırmamak için butonuna basarak yer imlerine veya mobil cihazınızın ana ekranına uygulama gibi ekleyebilirsiniz.
Rastgele
Ara
Bu Gönderiyi Raporla
yer imlerinize ekleyebilirsiniz.
butonuna basarak 
uygulama gibi ekleyebilirsiniz.